Nazillili iş kadınları 'şiddete hayır' dedi

Nazillili iş kadınları, Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde hep birlikte 'kadına şiddete hayır' dedi.

Nazillili iş kadınları 'şiddete hayır' dedi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Nazilli’de kendi ayakları üzerinde durabilen, sektörlerinde başarılı 6 iş kadını Mürşide Sağlam, Esin Ülkü Beyazıt, Sevgül Batur, Günnur Göçmen, Dilara Çetinkaya ve Ebru Bügü, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolasıyla kadına şiddete hayır diyerek kadınlara destek verdi.

‘KURBANLAR SUÇLANIYOR, SUÇLULAR MAĞDUR İLAN EDİLİYOR’

Sektöründe başarılı özel anaokulu işletmecisi olan Esin Ülkü Beyazıt, günümüzde kadına yönelik şiddetin dünyanın birçok yerinde farklı din, dil, ırk ya da etnik kökene sahip kadınların yaşadıkları ortak bir sorunu olduğunu söyleyerek, “Dünyada her yaşta, her eğitim düzeyinde ve her gelir grubunda bulunan kadınların şiddete maruz kaldığı bilinmektedir. Dünyada kadına yönelik şiddet, özellikle ekonomik, siyasal ve etnik sorunlarla iç içe geçerek artmaktadır. Şiddete uğrayan kadının ne yaptığı ne söylediği ya da nasıl giyindiği sorgulanmaktadır. Fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip hak etmediği tartışılıyor; kurbanlar suçlanıyor, suçlular "mağdur" ilan ediliyor. Şiddet, dinsel-geleneksel önyargılarla, cinsiyet ayrımcı politikalarla ve yasal düzenlemelerin yetersizliği nedeniyle meşrulaştırılıyor. Oysa saldırgan davranışlar öğrenme, pekiştirme, taklit, özendiricilik ile ilgilidir. Bunlar büyük ölçüde öğrenilmiş davranışlardır ve öğrenmede pekiştirme temel süreçtir. Yaşamın erken tecrübesi olan çocukluk aşamasında birey başkalarını her konuda taklit eder. Diğer insanları saldırgan davranırken, saldırganlıklarını kontrol ederken gözler ve taklit eder. Aslında bu konunun da temelinde daha çocuk yaşta karşımıza çıkan eğitim sorunu yatmaktadır. Sonuç olarak dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de kadına yönelik şiddet önemli bir sorun ve insan hakları ihlali olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadına yönelik şiddete karşı olarak tedbirler almamak ve bu hukuksuzluğu görmezden gelmek şiddetin temel unsuru olan kadın erkek eşitsizliğini desteklemek anlamına gelmektedir. Bu nedenle kadınların da toplum içerisinde cinsiyetlerinden bağımsız biçimde insan olarak görülmeleri ve bunun yanında devletin kadına yönelik suçları cezalandırması ve kadınların korunmasına yönelik önlemleri arttırması oldukça önemlidir. Kadına yönelik her türlü şiddette karşı alınması gereken tüm tedbirlerin “sıfır tolerans” ilkesini benimseyerek alındığı günler görmeyi temenni ediyorum” dedi.


‘HAKLARIMIZI BİLMEK BU SUÇU ORTADAN KALDIRMANIN İLK ADIMIDIR’

Alanında başarı basamaklarını hızla çıkan güzellik uzmanı Mürşide Sağlam ise, kadına yönelik şiddetin kişisel değil, toplumsal bir problem olduğunu vurgulayarak, “Böyle bir olayı tartışmak, konuşmak, böyle bir olay üzerine yorum yapmak dahi çok korkunç ve utanç verici. Günümüzde birçok kadın aile içinde şiddetin fiziksel boyutuyla karşı karşıya kalsa da; toplumsal çerçevede bu şiddetin psikolojik, ekonomik hatta sosyal boyutuyla da karşı karşıya kaldığımız bir gerçektir. Şiddetin hiçbir bahanesi olamaz. Kadına yönelik şiddet suçtur; haklarımızı bilmek şiddeti ortadan kaldırmanın ilk adımıdır. Şiddeti önlemek için şiddete karşı sessiz kalmamamız gerekiyor. Kadınlara yönelik şiddet; siyasi, ideolojik, dini ve etnik kimliklere bakmaksızın, toplumun her kesimini etkiliyor. Geleceğimizi şekillendiren kadınlarımızın şiddete maruz kalmamaları için toplumdaki tüm paydaşların kimliklerini ve dünya görüşlerini bir kenara bırakıp harekete geçmeleri gerekiyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle, ülkemizde kadına yönelik şiddetin önlenmesini, kadın haklarının korunması ve geliştirilmesini temenni ediyor; tüm kadınlarımıza mutlu, sağlıklı ve sevgi dolu bir yaşam diliyorum” şeklinde konuştu.


‘KADIN, AİLE DEMEKTİR’

Evinde küçük bir tencere ile reçeller yapan şimdi ise birçok kadına istihdam sağlayan girişimci Sevgül Batur, “Nazlıköy’ün kurucusuyum ve kadınlara iş istihdamı sağlamaktayım. Tüm günüm kadınların içinde ve onların elleriyle oluşturduğu harikalara şahit olarak geçiyor. Toplumumuzda kadına şiddet olgusu çok yaygın büyük bir sorudur. Çünkü şiddete maruz kalan kadınlar gerek ekonomik zorluklardan gerekse de sığınacak kapıları olmadığından ya da evlatları için bu şiddete “yeter” diyemiyor ve dayanabildikleri kadar dayanıyorlar fakat kadına şiddet sadece fiziksel davranışı değil psikolojik davranış, sözel taciz ve bilerek rahatsızlık vermeyi kapsayan tüm davranışları içermektedir. Kadına şiddet başlığı altında bunu "zavallı" bakış açısı altında bertaraf etmek kadını pasif bir konuma getirmektedir. Oysaki kadın nesilleri yetiştiren toplumun en önemli nüvesi olan aile kurumunun en büyük temsilcisidir. Kadını korumak için onun yasal haklarını ve içinde bulunduğu rahatsız edici ortamın normal olmadığını göstermek gerekir. Kadın konusu gerek dini gerekse siyasi pek çok alanda işlenmektedir. Fakat bizim ataerkil bir toplum olarak küçülen bu dünyada en önemli görevimiz kadının toplumsal olarak önemini kavramamızdır ve bunu davranışlarımıza da yansıtmamızdır” dedi.

‘ARTIK BU ÇIĞLIKLAR SON BULSUN’

Emlak sektöründe emin adımlarla yürüyen Günnur Göçmen ise, “Pandeminin ağır yükü de en fazla kadının sırtına bindi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği derinleşti. Kadınlar daha fazla şiddet, taciz ve ayrımcılığa maruz kalarak daha fazla iş kaybına uğradı ve daha çok yoksullaştı. Dilerim yapacağımız büyük hamleler ve eğitimlerle farkındalık yaratarak yaşanan bu acılara son verilir ve büyük adımlar atılabilir. Bunun aşılması için de elimizden gelen her şeyi yapacağız. Kadın haklarını korunduğu kadınlarımızın, mutlu, sağlıklı ve daha korkusuzca yaşayacağı bir ülke diliyorum. Artık bu çığlıklara bir son bulsun” diye konuştu.

‘ARTIK ÜLKEMİZDE KADINLAR ÖLMESİN’

Nazilli’nin sevilen iş kadınlarından restoran işletmecisi Dilara Çetinkaya da kadın cinayetlerinin son bulmasını dileyerek, “Kadına şiddete hayır demek zorunda bırakılmayacağımız bir hayat diliyorum. Artık her gün o kadar çok kadın cinayeti duyar hale geldik ki, inanın bunun nerede son bulacağını bizlerde artık bilmiyoruz. Sosyal platformlarda olsun, her yerde seslerimizi duyurmaya çalışırken hala daha kadın cinayetlerinin önüne geçemiyoruz. Kadına şiddetin tüm önlemlerinin tüm caydırıcı cezaların en kısa zamanda alınmasını diliyorum. Artık bu acıya birileri dur desin, artık ülkemizde kadınlar ölmesin” şeklinde konuştu.


‘HER SESSİZ KALINAN ŞİDDET BİR GÜN SİZİ BULUR’

Başarı basamaklarını adım adım çıkan restoran işletmecisi Ebru Bügü ise, “Her sessiz kalınan şiddet, bir gün sizi bulur. Kadına tekme atmak sadece karnındaki bebeğin hakkıdır. Kadına şiddeti konuşmak, yorum yapmak bile çok korkunç ve utanç verici. Günümüzde birçok kadın aile içinde şiddetin fiziksel boyutuyla karşı karşıya kalsa da toplumsal çerçevede bu şiddetin psikolojik, ekonomik hatta sosyal boyutlarıyla karşı karşıya kaldığımız bir gerçektir. Şiddetin hiçbir bahanesi olamaz. Kadına şiddet bir suçtur. Haklarımızı bilmek şiddeti ortadan kaldırmanın ilk adımıdır. Artık kadın cinayetlerini duymak, görmek istemiyoruz. Kadına şiddete hayır” dedi.

Bakmadan Geçme